Bu dışarıda ne var bilmiyorum. Evin içinde sıkışıp kalmış, dışarı bakıyor. Pencere önü onu güçlü hissettiriyor. Ne buluyor bilmiyorum. Sanıyorum ki o da bilmiyor. Gökyüzü belki de. Gökyüzüne bakmayı ihmal etmiyor. Gökyüzü büyülü, uçsuz bucaksız. Tüm sıkışmışlığımızda bizi de kurtaracak bir şey barındırıyordur bu sonsuz görüntü, diyor belki. Ruhum eve sığmıyor ama aynı zamanda ruhum küçük bir odanın içinde daha huzurlu diyor. Neden? Küçük bir odanın içinde, herkesten uzakta kıvrılıp uyumayı veyahut defteri elinde bir şeyler karalamayı, boyama yapmayı, bez bebeğiyle oynamayı huzurlu bulduğu sırada ruhunu harekete geçirip gökyüzünden medet ummasına sebep olan ne? Dünya küçük bir odadan değil ibaret. Kaçamadığı şeyler var belli ki. Zihninden atamadığı, kalbini çürüten şeyler. Besbelli hayatın oyunu içerisinde sıkışıp kalmış fakat ruhunu oyalamaya çalışıyor. Besbelli hayatla yüzleşmekten çekiniyor. Ama ister karşısına çıkıp dimdik dikilsin karşısında ister kapısı kapalı bir odanın içerisind