Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayaller

Bu noktada olacağımı asla düşünmemiştim. Bu nokta büyümekti. Büyük olmak. Yaptıklarının sorumluluğunu almayı en üst düzeyde işiten bir çocukluk geçirdim fakat büyük olmak sorumlulukları işitmeyi yeterli bulmazdı. Sorumlulukları başkasından almayı gerektirirdi. Sorumluluklarına sen karar veremezsin. Sen bambaşka hayaller peşinde koşarken bir cam duvar gibi senin hayatının arkanda olduğunu söylerdi. Hayaller yalnızca bakılmak içindi. Hayaller unutulup gidecekti. Bu yüzden ya çocuğu isterdin ya istemezdin. Eğer istersen bu hayallerin artık onda olmasını kabul etmek demekti. İstemezsen hala cam duvarın yıkılacağına dair inancın sürerdi. İnanç çevrendeki insanların güler yüzünde saklıydı. Çocukla çocuk olmayı bile benimseyebilirdin böylece. Asla büyümezdin sadece yaşlanırdın. Sadece yüzünde çiziklere canını sıkardın biraz da kalbinin artık atmakta nasıl zorlandığına ama kalbin hala atıyordu ya işte yeter derdin. Hayaller gözünü kapattığında da gerçekleşirdi. Hayal etmenin avantajı buydu.

Pastel boyam

Resim yapmak istiyorum. Sarısıyla kırmızısıyla yeşiliyle mavisiyle güzel resimler... Renklerin parmaklarımda karışımını seyretmek istiyorum, kağıtta nasıl kendi yerini bulduğunu görmek aynı zamanda. Resim yapmak beni çocuklaştırır. Ama resimler değiştiğinde aslında ne kadar da büyük olduğunu seyrettirir sana. Öyle resim çizersin ki, hayatının hiçbir yanı resimde değildir. Çünkü çocuklar neyi varsa onu çizerler, büyüdüm diye söylüyorum biz büyükler ne yoksa ne eksikse onu çizeriz resimlere. Anlatmak için çizeriz, boyarız, biraz da çocukluk için muziplik olsun diye.

Bazen

Bazen öyle çok sevilirsin ki yalnız kaldığında gerçekten yalnız kalırsın. Bazen bilirsin ki "eski günler" geridedir ve yanına kadar gelmeyecektir. Bazen ısrarla yanında beklersin fakat nafile. Bazen sevildiğinden de çok seversin, öyle güzel terk edilirsin ki yalnız bile kalamazsın. Sıfır kalırsın.

Güzel izlenimler

Edebiyat, insanı edebi yapmaz ama edepli yapar, dedi. Sakindi. Her olayda sakinliğini ve üslubunu korudu. Çünkü yaşam onun için anlamlıydı. Anlamlandırdığı yaşama uygun yaşıyordu. Başıboş değildi. Aklı başındaydı. Edebiyatın gönle yaptığı vurguyu dışarı yansıtmayı sever gibiydi. İnançlıydı. Fakat bağnaz değildi. Kalp kırmayı sevmiyordu. Öyle ki inancı gerçekten neye inanması gerektiğini bilen bir inançtı. Eğitime, öğrenmeye önem veriyordu. Dünyevi gerçeklere karşı çok ılımlıydı ve yapması gerekenlerin bilincindeydi. Yine de büsbütün bu dünyaya aşık değildi. Şöyle diyordu: "Oruçlu doğar her insan, ölümün iftar sofrasına." Öyleydi. Her canlı ölümle yüzleşecekti. Önemli olanın iyi ölmek olduğu düşünülüyordu. İyi yaşarsan iyi ölürdün. Vakti kıymetliydi. Gerçek hayatla meşguldü. Gerçek hayatta şiirler vardı, yağmurlar vardı, yağmur altında sırılsıklam olmak vardı.

Kurtarıcı

"Belki de kaybetmekten korktuğum için saklamaya çalışıyordum. Belki niyetim kötü değildi. O kişi bana iyi geliyordu ve belki kurtarıcım o olabilirdi. Elbette saçmaydı. Bilinçsizce gerçekleştirdiğim bir şeydi." Söylemişim de zaten elbette saçma. Her güzelliğin içinde asıl kurtarıcının o olduğuna dair bir inanç besleyerek hayal kırıklığına uğramaya bayılıyorum. Asıl kurtarıcı dediğim neydi ki? Peter Pan'ı beklerken hiç de şakacı olmadığımı düşünürsek asıl kurtarıcı beni buradan alıp götürecek olandı. Tüm dertlerin geri planda kaldığını göreceğim bir anı bekliyordum. Tüm yalnızlığımın, çaresizliğin son bulacağı bir zaman olacaktı bu. Her şeye karşı net olacaktım. Belli bir duruşum olacaktı ve ona sahip çıkacaktım. Bu kurtarıcı ille iki gözü iki kolu olan bir insan olmak zorunda değildi. Bir iş de olabilirdi, ya da cansız bir nesne, bir hayvan hemen hemen her şey beni kurtarmaya adaydı fakat hiçbiri de beni kurtaramazdı. Gerçek olan buydu.  

Affetmeye dair

Bazen her şeyi unutmak ve affetmek istersin. Gerçekten kendinin ne olduğunu, ne istediğini bilmenin bir başka yolunu bulamadığın zamanlara denk gelir. Hayal kırıklıklarıyla başa çıkmak için artık insanlar ve diğer şeyler üzerinden gizli anlamlara sahip olmayı bırakırsın. Eğer yapabilirsen. Yapıp yapamayacağıma emin değilim. Madem başkalarını ruhsal olarak iyi etmek benim gelecekte mesleğim olacak, o halde bu işe kendimden başlamalıyım. Yaşadıklarımı şeffaf bir biçimde, psikoloji kitaplarına sayfa olsun diye anlatacak değilim. Ama benimle birlikte tüm bu yazıya yolu düşenler için güzel bir başlangıç olsun isterim. İç çatışmaların durdurulacağı fikri komik. Önemli olan insanın sürekli kendi üzerinden yeniliklere açık olması. "Bunu denedim, yapamıyorum; öyleyse başka bir yolu daha olmalılar" ın başlangıcı. Sürekli kendi, başkaları ve yaşananlar hakkında düşünen kimsenin şüphesiz çok iyi bir noktaya geleceğini söyleyemeyiz. Öyle ki eksiklik, tamamlanamamışlık, kötü haberle

5

Böyle zamanlarda kime güvenip sarılacağını düşünür insan. Olaydan ve ortamdan bağımsız onu buradan söküp alacak olanın ne olabileceğini anlamaya çalışır. Bulamaz çoğu zaman. Gereksiz çırpınışlara girer kendi içinde. Yalnız kalmak onu boğacaktır. Onu boğarak öldürebilir. Oysa o ölümden korkar. Önce elini uzatır, bir umut tutacak olan varsa boğulmaya gerek yoktur.

Mutlu Kahkahalar

  Az önce dedeme "Mutlu Olmanın Yolları" adlı kitaptan birkaç sayfa okudum. Doğrusu ilgisi beni mutlu etmeye yetti. Düşündüm ki mutluluk sevdiklerinizin sizi önemseyip kahkahaya sebep olmasında gizli. Bana bolca kahkaha attıran annem, 'ailem', arkadaşlarım ve diğer tüm sevdiğim değerlilerim iyiki varlar. Şöyle yazıyor kitapta: "Mutluluk yetinmektir; olması gerekene değil, olana odaklanmaktır." Öyleyse şükürler olsun! 

Aşklı bişiy

      Herkesin bir yara izi vardır, derler. O yara izi tüm yaşamımız boyunca bizimle beraber sürüklenir ve biz o yara izinin kölesi olarak yaşama devam etmek zorunda kalırız. Bazen de yara izinin iyileşmesine müsaade edersin. Onunla yaşamak istemediğine karar verir ve bunun için çaba gösterirsin. Ama bazen bir başkası senin yara izinle yaşamana göz yummaz. Seni olduğun gibi kabul eder, alır ve saklar. Tüm kötülüklerden uzak durmanı istercesine saklar ve korur. İstemesen de ona güvenirsin. Çünkü her düştüğünde kolunda onun elinin yardımını görürsün. Birinin sana hiç çıkarsız yardım etmesi seni şüpheye düşürebilir. Yaranı kollamaya çalışır ve kendi kendine ayakta durmaya çalışırsın. Aslında yine onun sayesinde. Seni sen olduğun için kabul ettiğini gördüğünde, kendini yara izinle niye kabul edemediğinin derdine düşersin ve kendini sevmeye, onu daha çok sevmeye başlarsın. Sevginin getirdiği güzelliklerin farkına varmaya başlarsın. Aşkla tanışır ve onun elinin aşkın en güvenilir parças

hi!

Sevgili günlük, Bugün seni aldığımın ilk günü. İçimde gereksiz bir telaş var. O kadar heyecanlıyım ki ne yapacağımı bilemez haldeyim. Sana Sena sağ olsun  kavuşabildim. Uzun zamandır senin hayalini kuruyordum. Çünkü "mürekkebin kuruduğu yerde kan akardı".Ben de niçin bir şeyler yazmayaydım. Üstelik yazmıyorken hiçbir şey ifade edemiyordum. Çünkü lanet olasıca ben çok utangaç ve çekingen bir insanım. Bazen sinirlendiğimde çok girişken olabiliyorum. Ama her dakika sinirlenmemi bekleyemem ya. Her neyse şimdi Sena boomerang yaparken ben Patrick'in ne kadar da tatlı olduğunu düşünmeye devam edeceğim. Size blogumda iyi seyirler!💘💘