Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öyle Yaşamak

Güç, yanındaki omuzdan başka bir şey değildir. Ne para, ne itibar, ne kas, ne heybet... Güç yanındaki bir çift gözdür. Eğer güveniyorsan, ki bu seni üzmemek için söylediği yalan sözler için geçerli olmak zorunda değil, güçlüsündür. Sadece sana inanıyor ve seni seviyorsa, bu yeterlidir. Sana söylediği yalanlar da senin kalbinde zaten anlamlanmıştır, o da farkındadır. Ama bunun üzerine konuşulmaz, çünkü asıl mesele güveniştir. Güç, güvendir. Güç yanında eğilip bükülmeden seninle gururlanandır. Ölsen umrunda olmaz çünkü. Ben sevgiyle onurlandırıldım dersin, gerisi önemli değildir. Arkandaki güç sevgiyle bekleyen tüm omuzlardır, fazlası değil. Çünkü her şeyi sayelerinde göze alırsın. Bu güvenin altında yaşamış olmak, bir gün mahvolacak olmanın değerini düşürmeye yeter. Öyle yaşadım ki! Ne para ne itibar ne kas ne heybet. Görünen neyim eksilse aslında hiçbir şeyim eksilmemiştir. Sağlıktan yoksun olsam, elime kondurulan öpücük yine de iyiki var olmuşum dedirtir. O zaman dersin ki. Ha adalet.

Tırtıklı Duvar

Anneannem. Dedem. Köy. Alt kat. Henüz üste bir kat çıkılmamış, tek katlı müstakil ev. 6 kuzenin bir araya toplanıp gürültülendiği zamanlar. Duvarlar. Büyük ihtimalle salonda... Duvarlara bakıyorum. Yatıyorum. Uyumak üzere, çekyatta, duvar kenarında. Duvar tırtıklı. İnceliyorum. Ve aklıma düşüyor bir anda. "Ya uyanamazsam?". Her gün başarıyorum uyanmayı halbuki, farkındayım. Ama ya bu gece son geceyse? Bu gece, o geceyse? Nasıl uyanabiliyorum bilmiyorum. Uyanıyorum işte. Bilmediğim için sabah bunu başaramayabilirim ve uyanamayabilirim. İçim çok huzursuz. Düşüncelere dala dala uyumayı başarmışım ama. Bakıyorum; günaydın, sabah olmuş. Uyanmışım. İnanamıyorum, bugün de başardım. Nasıl? Bunu nasıl yapıyorum? Aklımı uzun süre meşgul etti. Nasıl uyandım? Ve tamam bıraktım. Düşünmüyordum. Uyanıyordum işte. Bu bana verilen güzel bir nimetti. Yarın da uyanacaktım belli ki. Huzursuzluğa, korkuya gerek yoktu. Yaşayacaktım. Sanıyordum. Ölümün var olduğunu biliyordum ama ben uyanıyordum. Ö

Aşk neydi?

Aşk neydi? Birkaç hormonun birleşiminden çok fazlası değildi. Ruhla ilgisi yoktu. Çünkü biterdi. Vücudun bitmesini emrederdi ve biterdi. Sevgi bambaşkaydı. Güven bambaşkaydı. Arkadaşlık o da bambaşkaydı. Tüm acizlikler aşkaydı. Aşk göze hitap ederdi. Sevgi ise kalbe. Aşk vücudun emriydi. Sevgi kalbin. Aşk çiçek kadar basitti. Kimse çiçeklerin ölmesini istemezdi ama çiçeklerle aşk gösterilirdi. O çiçekler ve hediyeler seni seviyorum demek değildi. Senden beklediğim bir şeyler var demekti. Ama seviyorum demek masaya tabağını ben koyarım demekti. Sevgi zararsızdı, öldürmezdi. Çünkü sevgi düşünmekti ama aşk bencillikti. O edilen beylik laflar da yine beklentileri hatırlatma amacına hizmet ederdi. O sözler yalnızca beynin telaşının dile vurumuydu. Aşkın telaşı yorardı. Ama sevgide huzur vardı. Aşkta sorumluluk yoktu. Ama sevgi emekti. Aşk cinselliğin oyunuydu. Sevgi bir olmak arzusuydu. Aşka güvenilmezdi, sevgiye güvenilirdi. Aşık'a yol arkadaşı denmezdi. Aşık unutur giderdi. Mecnun hik

Şimdiki Zamanın Hikayesi

Uyanıyordu. Merhaba sevdiklerim. Kahvaltısını hazırlıyordu ilk. Kahvaltı onun için önemliydi. Daha sonra ev işlerine başlıyordu. Eşine bakıyordu uyanmış, öpüyordu. Kahvaltısını hazırlıyordu. Topluyordu. Bahçeye iniyordu. Bahçeyi suluyordu. Yorulmuyordu. Seviyordu. Uğraşmayı seviyordu. Telaşlanıyordu. Sevdikleri için telaşlanıyordu. Her zaman onlara yardım etmek istiyordu. Bazen sevdiklerinin onun dizine yatmaya ihtiyacı oluyordu. O da sevdiklerinin saçlarını okşuyordu. İyiyi öğütlüyordu. Sabrı öğütlüyordu. Hikayelerini anlatıyordu. Sorularının cevaplarını iştahla dinliyordu sevdikleri. Güzel sözlüydü. Kendini dinletiyordu. İkindiye yakın biraz uyuyordu. Sonra kalkıp kitabını okuyordu. İşlerini toparlıyordu. Yemeğini hazırlıyordu. Yedirmeyi seviyordu. Akşam olunca çayını içiyordu. Eşiyle muhabbet ediyordu. Böyleydi. Şimdiki zamandı. Hikayeydi. Şimdiki zamanı yakalamak mümkün olmuyordu. Şimdiki zamanın hikayesi böyleydi. Her çift göze bir hikaye veriyordu. Sonra gidiyordu. Kahrolası.