Her zaman daha kötüsü olabilir. Oluyor da zaten. Söylemiştim. Birileri sizi haddinden fazla göğün üzerlerine çıkardıysa bilin ki düşüşünüz muhteşem olacak demiştim. Dinlemedim. Kendimi. Aldandım, anlaşılan aldanmayı seviyordum. Ümit için kandırılmaya ihtiyaç duyuyorduk, n'apalım, kaparız gözlerimizi, tıkarız kulaklarımızı ve kanarız işte... Her düşüşte başka şeylere, ümitli şeylere.
Bugünün sözü ekonomist Keynes'tendi. "Uzun vadede hepimiz öleceğiz". Görünüşe göre hayatın ekonomisi de bu kadar basit bir meseleydi. Kısa vadede bazen hazretleri olabiliyorduk, bazen de kahırlar içinde yaşar bulunuyorduk. Uzun vadede bunların hiçbir getirisi yoktu, çünkü günün sonunda ölüyorduk ve her şey değerini yitiriyordu. Hem ne diye hayal kurmaya cesaret edebilmiştim? Gerçekten masum muydu o hayaller? Akıllı ve sevimli miydi dediğim gibi? Mümkün değildi. Yanılmak... Seviyordum demek yanılmayı. Bir süre için dünyanın en güzel şeyi oluveriyordu. Gönlümün pır pır edişini dinlemeyi seviyordum. Gülümsemeyi de. Aptal aptal.
Sonra bakıyorduk ki bulamayacağız ümit ettiğimizi, yalnızca hayal kırıklıklarıyla donatacağız ömrümüzü o zaman diyorduk ki belki sonra... Ölümden sonra... Evet dahası olan kötüler var, öyleyse dahası olan iyiler de olabilir. Dünyada zaman zaman örneğini gördüğümüz sevgi, adalet ve gülümsemeler... Belki büsbütün gizlenmiştir. Bu da bir hayaldir. Olabilir mi? Ne demişti Nazım, umutsuz yaşanmıyor. Umutsuz yaşayamıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder