Benim yaptığımı mı düşünüyorsunuz? Belki de. Onu dinlemediğim için ben yapmış olabilirim. Ama belki o beni dinlemediği için kendi kendine yapmıştır olamaz mı? Birini suçlamak pek kolay tabii. Onun yanında siz olsaydınız ne yapardınız acaba? Hem onun yanında olmayı ben istemedim ki. Sahi zaten tüm problem buradan çıktı ya. Ben dünyaya mutlu olmak için geldiğini sanan adamlardanım. Evet, sanan. Mutluluk nedir diye sorsanız tanımını bile yapamam. Ama onun peşinde olduğumdan her zaman eminimdir. Bu sebeple onun peşinde olmayan her şeyden de uzak olmam gerekir. Bu yüzden geçmişimden pek uzağım. Hayatta beni yerle bir edecek hiçbir şey yok. Bu olanlar mı? Beni sadece güldürür. Acıya gülmek beni deli yapar mı? Hiç sanmıyorum. Bence bu durumda güldüğümü görse babam benimle gurur duyardı. Çünkü o her zaman güçlü olmamı ister. Neden mi? Çünkü o her zaman çok güçlüdür. Evet, babamın dünyası başarılardan ve güçten ibaret. Bana kalırsa yaşam da tam olarak bunlardan oluşmalı. Çünkü mutluluğu bunlar getiriyor. Öyle değil mi? Hatta gerekirse bunun için gaddar olmak... Evet, bunu göze alabilmeliyiz. Aslına bakarsanız duygusuz bir adam değilim ama gaddar olmam gerekiyorsa da olurum. Çünkü kimse benim mutluluğuma ters etki yapamaz, yapmamalı. Çoğu kişinin tüm hayatı boyunca elde edebileceğinden çok fazla şeye sahibim. Evet, bu yaşımda. Ama bununla övünmeyi sevmem. Alçakgönüllü bir insanımdır. Uykumda konuşmayı da severim. Bunu neden söyledim bilmiyorum. Ama dinleyenlerden çok komik laflar işittim. Bir gün birlikte uyursak... Ah, affedersiniz haddimi aştım. Açıkçası ben saygılı ve kibar bir adamımdır. Böyle sorgu odalarında saçmasapan konuştuğumu duysa annem bana çok gülerdi. Onu güldürmeyi çok seviyorum da. Sahi şu an burada olduğumu ona da söylediniz mi? Söylemezseniz iyi olur, çünkü ben bile kendimi burada hissetmiyorum. Burada ne işim var, anlamıyorum. Büyük bir hata yapıyorsunuz. Bayağılıklardan hoşlandığım izlenimine kapılmışa benziyorsunuz. Ne yazık ki yanılıyorsunuz. Sizi yanıltarak egonuzu zedelemek istemezdim. Kibrin bende olduğunu mu söylemek istiyorsunuz? Ne komik! Hiç aynaya bakmadınız mı siz? Ben sık sık bakarım. Ne diyordum? Ne kadar kibar bir adamsam da o kadar da yakışıklı bir adamım. Birçok kadın bana bayılıyor. Onları etkilemek için çaba sarf etmeme bile gerek yok, biliyor musunuz? Kendiliğinden oluyor. Bazen kendime "mükemmelsin" derken ne kadar haklı olduğumu düşünüyorum da... Ah, elbette hatalarımı kabul ederim. Ama hatalarım sanki benim mükemmel kişiliğimin bir parçası gibi geliyor. Yoo, bu konuda hatalı olduğumu söyleyemezsiniz. O uçurumdan kendini bırakabileceğini nereden bilebilirdim? Demek ne kadar cesurmuş. Ya da bunalmış, öfkeli, çaresiz... Onu anlamak imkansızdı, söylediği sözcüklerin onda hep başka başka anlamları vardı. Bir filolog bile sözcüklerin onda yarattığı anlamları çözemezdi. Blöf yapıyor olabilirdi. Yapmasa bile onun varlığının bende bir değeri yoktu. O yüzden sorumluluk almak istemedim. Eğer biri hayatına son vermek istiyorsa verebilir. Ama bu asla ben olmayacağım. Çünkü yaşamayı seviyorum. Yaşamayı hapishanede geçirmek istemeyecek kadar çok seviyorum. Bu yüzden benden şüphelenmeniz de beni sadece güldürüyor. Buradan kurtulduğumda... buradan kurtulduğumda en yakın akıl hastanesine kapatılacak kadar çok şeyle dolduracağım kafamı. Şimdi düşündüm de tanımlayabilirim. Mutluluk akıldan ve duygudan çooook uzakta olmakla ilgili bir şey. Biliyor musunuz? En mutlu yine ben olacağım.
Gerçekten sevilebilir miydik? Gerçek var mıydı? Masum ve saf sevilmedikten sonra sevilmenin gerçekten bir önemi var mıydı? Ya biz mutlu olabilir miydik öyle sevilince? Sahi sevgi masumiyetini ne zaman kaybederdi? Yoksa bazen hiç bulunmaz mıydı? Koşulların devreye girdiği bir sevgide, sevgiden söz edebilir miydik? Ya masumiyetten? Her iyiliğimiz ve kötülüğümüz ile -RAĞMEN DEĞİL İLE- sevilmek ne kadar mümkündü? Ya biz sevebilir miydik gerçekten? Hiç çıkarsız, öyle derinden. Hiç şüphesiz. Dünya nasıl bir yerdi? Sanki her şey bizim etrafımızda döner gibiydi. Her şey düşünmemiz, hissetmemiz, itiraz etmemiz ve göz yummamız için vardı. Göz yumardık çoğu zaman, dünya büyüktü. Kaybolurduk. Tüm bu karmaşanın etrafında omuz omuza direnmek için yaratıldı sevgi. En küçük şeyler bile en büyük şeyler dünyada oluyorken bize dokundu. En büyük şeyler? Onu bilemiyorum bile. Aslında inceydi yüreğimiz. Sahi tüm kırgınlıklarımız ve kızgınlıklarımız olmasaydı biz ne olurduk? Daha mı iyi olurduk? Gerçekten ke...
Yorumlar
Yorum Gönder