İyi hissetmek istediğim zamanlarda seni hatırlıyorum. Önce izliyorum bir süre, dünyadaki bütün sevgiyi sanki senin yüreğin var edip dağıtıyor. Öyle hissediyorum. Bütün minik detayların ayrı bir harika ama en çok yine ruhuna vuruluyorum. Dışarıdan görünen şeklini başka başka yerlerde görmek mümkün olabiliyor fakat ruhun öyle mi? Apayrı bir hali var onun. Sadece benim, benim arkadaşlığım, dostluğum için var olmuş. Biz bir bütün olmak ve asla unutulmamak için bir araya düştük. Dünyanın bütün karmaşası, yorgunluğu ve kötülüğünün altında iyi, huzurlu ve şefkatli bir mucize var biliyorum. Senin sayende biliyorum. Aklım, yüreğim ve diğer tüm kalanım bıktı buradan. Bu sıkışmışlığın içinde seni arıyor. Bulacak belki. Böylesi hatırlamaktan çok daha iyisi olacak.
İşte buraya kadar. Olan oldu. Vazgeçtim. Pes ettim. Olacak olan zaten olacak. Endişelenmeyecektim artık. Bıraktım. Tüm yaşadıklarımı düşündüm hani derler ya; bir film şeridi gibi. Ettiğim mücadeleleri, yaşadığım güçlükleri, uğradığım hayal kırıklarını düşündüm ve vazgeçtim. Hem de her şeyden öylece. Artık kenara geçip yaşamı izlemeye karar verdim boş gözlerle. Yaşam bana ne getirirse onu yaşayacağım. Yaşama hırsını bıraktım. Güzel şeyler yaşamak zorunda değilim. Dünyada güzel şeylere tanıklık eden yüzde beşlik dilimin ortasında olmamın gereği yok. Geri kalan yüzde doksan beşlik dilimin ortasında kaybolacağım. Eminim bu hiçlik bana iyi gelecek. Oturup yalnızca dua edeceğim, hiç çabasız hayata katılacağım. İyi şeyler dileyeceğim. Evet fakat kötü şeyler yaşayacağım. Olsun gün sonunda hiçbir şeyin önemi yok. Kalbimi kinle, nefretle, öfkeyle, kibirle doldurmadım ya. Gün sonunda ona bakıyorum. Dargın olduğum çok şey var evet. Olsun kenarda oturup şükredeceğim yine. Şükredecek çok meselem var
Yorumlar
Yorum Gönder