Nasıl olduğunu bilmiyorum, anlamlandıramıyorum. İnandıramıyorum kendimi dünyaya. Her zaman çok daha iyi sevinç, çok daha iyi acı veriyor. Geçmişin içinde yanıp tutuşurken şimdinin mutluluğunu ama geleceğin de endişesini yaşamak durumunda kalabiliyorsun. Hayret verici ikilemler, çözülmesi mümkün olmayan karmaşalar ve işte durup bekleyen bir yaşam. Daha fazla yaşayamam, dediğin anın ertesi çok daha fazlasını yaşıyorsun. Eksildiğini sanıyorsun birer birer, nasıl oluyorsa çoğalıyorsun. Anlamlandırılmayı bekleyen nice soru işareti üzerine binlerce fikirden milyonlarcasına erişebiliyorsun. O buna müsaade ediyor, sen bunu yapabiliyorsun. Bu sorgu başlı başına hiçbir şey. Fakat bu sorgunun bir öznesi ve nesnesi olmak çok şey oluyordu. Engel olamayacağın bir merak, bir arzu, bir yaşam ve bir ölüm. Ne gerekiyorsa, ne sunuluyorsa onu yaşıyorsun. İtiraz da ediyorsun zaman zaman. Zaten bu sorgunun bir parçası. İtirazın ve anlam arayışın heyecanla bekleniyor. Hataların ve daha iyi hataların, hemen ardından gelen kendine has kusursuzluğun için seni bekliyoruz. Buradayız. Karmaşanın düzeninde, ikilemlerin kararlılığında, eksikliğin tamamladığında, itirazın kabullenişinde, bilinmezin hakikatinde bekliyoruz seni, buradayız. Sen yıldızların içinden geliyorsun, seni hiçbir şey korkutmamalı.
Gerçekten sevilebilir miydik? Gerçek var mıydı? Masum ve saf sevilmedikten sonra sevilmenin gerçekten bir önemi var mıydı? Ya biz mutlu olabilir miydik öyle sevilince? Sahi sevgi masumiyetini ne zaman kaybederdi? Yoksa bazen hiç bulunmaz mıydı? Koşulların devreye girdiği bir sevgide, sevgiden söz edebilir miydik? Ya masumiyetten? Her iyiliğimiz ve kötülüğümüz ile -RAĞMEN DEĞİL İLE- sevilmek ne kadar mümkündü? Ya biz sevebilir miydik gerçekten? Hiç çıkarsız, öyle derinden. Hiç şüphesiz. Dünya nasıl bir yerdi? Sanki her şey bizim etrafımızda döner gibiydi. Her şey düşünmemiz, hissetmemiz, itiraz etmemiz ve göz yummamız için vardı. Göz yumardık çoğu zaman, dünya büyüktü. Kaybolurduk. Tüm bu karmaşanın etrafında omuz omuza direnmek için yaratıldı sevgi. En küçük şeyler bile en büyük şeyler dünyada oluyorken bize dokundu. En büyük şeyler? Onu bilemiyorum bile. Aslında inceydi yüreğimiz. Sahi tüm kırgınlıklarımız ve kızgınlıklarımız olmasaydı biz ne olurduk? Daha mı iyi olurduk? Gerçekten ke...
Yorumlar
Yorum Gönder