Eylemsizlik. Aslında koskoca bir eylemdir. Sessiz kalmak, sabretmek, görmezden gelmek, görmezden gelememek, elden bir şey gelmemek, çaresizce kenara çekilmek, seyretmek, umut etmek, dua etmek, üzüntüyle ağlamak, savaşma gücünü bulamamak, bazen ümidini kaybetmek, bazense aklını… kalbinin alamadığı şeyleri işitmek, görmek, görmeye dayanamamak. Bütün bunlar koca büyük eylemler. Bütün bunların bireysel anlamları bencil, güçlü, aciz, dayanıklı, umursamaz olabilir fakat bir toplum olarak baktığında yanan ve küllerinden doğmaya çalışan insanları fark ediyoruz. İnsan zihninin ve yüreğinin tahammül edemediği, sindiremediği, gücendiği, anlamlandıramadığı onlarca olay… altında eziliyoruz. Eylemsizlik, içinden çıkamadığımız o büyük buhran… ama eylemsizlik asla eylemsizlik değil. Bu biriken ve ifade edilemeyen duygunun dünyada önemli bir yeri var. Biliyorum. Duygular bir bütün olduğunda parlayacaklar ve o zaman eylemsizlik dediğimiz şeyin aslında koskoca bir eylem olduğunu anlayacağız. Büyük bir değişime gebe bu davranışların etkisini hissedeceğiz pek yakında. Bütün bu eylemsizliğin altında ezilirken inandığım hakikat böyle bir şey, evet.
Gerçekten sevilebilir miydik? Gerçek var mıydı? Masum ve saf sevilmedikten sonra sevilmenin gerçekten bir önemi var mıydı? Ya biz mutlu olabilir miydik öyle sevilince? Sahi sevgi masumiyetini ne zaman kaybederdi? Yoksa bazen hiç bulunmaz mıydı? Koşulların devreye girdiği bir sevgide, sevgiden söz edebilir miydik? Ya masumiyetten? Her iyiliğimiz ve kötülüğümüz ile -RAĞMEN DEĞİL İLE- sevilmek ne kadar mümkündü? Ya biz sevebilir miydik gerçekten? Hiç çıkarsız, öyle derinden. Hiç şüphesiz. Dünya nasıl bir yerdi? Sanki her şey bizim etrafımızda döner gibiydi. Her şey düşünmemiz, hissetmemiz, itiraz etmemiz ve göz yummamız için vardı. Göz yumardık çoğu zaman, dünya büyüktü. Kaybolurduk. Tüm bu karmaşanın etrafında omuz omuza direnmek için yaratıldı sevgi. En küçük şeyler bile en büyük şeyler dünyada oluyorken bize dokundu. En büyük şeyler? Onu bilemiyorum bile. Aslında inceydi yüreğimiz. Sahi tüm kırgınlıklarımız ve kızgınlıklarımız olmasaydı biz ne olurduk? Daha mı iyi olurduk? Gerçekten ke...
Yorumlar
Yorum Gönder