En kötü zamanlarımız aslında en iyi zamanlarımızdı. Her şeyin çokça üzerimize yüklendiği ergenlik dönemi. Kendimizi bulmaya çalıştığımız, her çiçekten bal aldığımız o zamanlar. Hata yapmak büyük mesele değildi. Ergenlik dünyaya ilk adım gibiydi. Doğumdan itibaren hiç düşünmediğimiz "ulan ben nereye geldim şimdi" nin zamanıydı. Düşünmenin başlangıcıydı. Nerede ve kiminleydik? O kimler ne yapıyordu? Biz o kimlere benziyor muyduk? Benzemezsek ne olurdu? Dünyada olup bitenlere ayak uydurmak için benzemek zorunlu muydu? Şimdiye kadar yaşadığım neydi? Ne anladım ki? Hiçbir şey. Peki bundan sonra yaşayacağımdan ne anlamalıydım? Ben kim olmalıydım? Olmayı düşündüklerimden hangisi bana yakışır? Deneyebilirim. Olmak istediklerimi bir bir deneyip tökezleyebilirim. Bu dönemin müsaadesi vardı. Gül, eğlen, saçmala ve tabiki anla. En azından anlamaya çalış. Sorguladıklarının yükü arasında ezilip kaldın. Ne güzel. Bir daha asla bu kadar soruyu biriktiremeyeceksin. Çünkü yaşadıkça soru değil, cevaplar bulmaya başlayacaksın. Bulduğun soruları iyi dinle. Yaşamına yön verirken yapabileceğin tüm aptallıkları yapmak serbest. Aptallık yap! Ve yanıl. Ve dene. Ve düşün. Ve sor. Ve eğlen. Ve üzül. Ve yaşa. Ve atıl. Hayat başlıyor. Hazır mısın? Belki asla hazır olmayacaksın. Hazır olmamanın sana yük olmayacağı bu kıymetli dönemin tadını çıkar. Büyümek ve akıllanmak, düşünmek ve cevaplamak sana eziyet olana kadar çocukluk yap. Son çocukluğun. Oyna. Bir sonraki dönem oyun garip karşılanabilir. Henüz doğalken oyna. Sıkı sıkıya sarıl oyuna. Garip karşılandığında oyunun, onları anlayabilecek kadar sev oyunu. Çocukluğun ve büyüklüğün. Geçiş evresi. İkisine de sahipsin. Ne mutluluk ama! Hep bu anda kalmaya çalış. Oyunla ve anlamla. Hayatını anlamlandırırken düşün ki oyun senin tüm geçmişin. Güzel evre. Çocukluğu överken değerini kaybetmemesi gereken o evre. Delir, en güzelinden. Deli demezler. Unutulur gider evre.
İşte buraya kadar. Olan oldu. Vazgeçtim. Pes ettim. Olacak olan zaten olacak. Endişelenmeyecektim artık. Bıraktım. Tüm yaşadıklarımı düşündüm hani derler ya; bir film şeridi gibi. Ettiğim mücadeleleri, yaşadığım güçlükleri, uğradığım hayal kırıklarını düşündüm ve vazgeçtim. Hem de her şeyden öylece. Artık kenara geçip yaşamı izlemeye karar verdim boş gözlerle. Yaşam bana ne getirirse onu yaşayacağım. Yaşama hırsını bıraktım. Güzel şeyler yaşamak zorunda değilim. Dünyada güzel şeylere tanıklık eden yüzde beşlik dilimin ortasında olmamın gereği yok. Geri kalan yüzde doksan beşlik dilimin ortasında kaybolacağım. Eminim bu hiçlik bana iyi gelecek. Oturup yalnızca dua edeceğim, hiç çabasız hayata katılacağım. İyi şeyler dileyeceğim. Evet fakat kötü şeyler yaşayacağım. Olsun gün sonunda hiçbir şeyin önemi yok. Kalbimi kinle, nefretle, öfkeyle, kibirle doldurmadım ya. Gün sonunda ona bakıyorum. Dargın olduğum çok şey var evet. Olsun kenarda oturup şükredeceğim yine. Şükredecek çok meselem var
Yorumlar
Yorum Gönder