Yetersizlik, suçlama, acı, keder... Anı tekrar tekrar yüz bin kere canlandır. Olabilecek ama artık asla olamayacak milyon güzelliği düşün. Pişman ol. Hatanı ara. İllaki bulursun. Kusur her zaman bulunur. Çaresiz miydin? Belki biraz. Ama yapabileceğin yapamayacağın milyonlarca ihtimal olmuştur. Düşün. Belki uyur, unutursun. Uyku? İmkanı olmayan tek çaresizlik şu anda. Vicdan varsa uyku yok. Ona yaşatabileceğin milyonlarca güzelliği başkasına yaşatmak. Peki başkası? Onda ne suç ne acı. Tekrarlayıcı bir kusur daha mı bulmak istiyorsun? Belki o çok başka, bambaşka. Belki bir başka başkaya sahip olmamalı. Bunu kaldırabilir misin? Hala sızlarken o şey. Peki başkalar başka başka kalsa. Varsa hata ya da bir çaresizlik bunun için yaşamı sonlandırmasan? Onu düşünsen ama başkasını... Başka başka.
İşte buraya kadar. Olan oldu. Vazgeçtim. Pes ettim. Olacak olan zaten olacak. Endişelenmeyecektim artık. Bıraktım. Tüm yaşadıklarımı düşündüm hani derler ya; bir film şeridi gibi. Ettiğim mücadeleleri, yaşadığım güçlükleri, uğradığım hayal kırıklarını düşündüm ve vazgeçtim. Hem de her şeyden öylece. Artık kenara geçip yaşamı izlemeye karar verdim boş gözlerle. Yaşam bana ne getirirse onu yaşayacağım. Yaşama hırsını bıraktım. Güzel şeyler yaşamak zorunda değilim. Dünyada güzel şeylere tanıklık eden yüzde beşlik dilimin ortasında olmamın gereği yok. Geri kalan yüzde doksan beşlik dilimin ortasında kaybolacağım. Eminim bu hiçlik bana iyi gelecek. Oturup yalnızca dua edeceğim, hiç çabasız hayata katılacağım. İyi şeyler dileyeceğim. Evet fakat kötü şeyler yaşayacağım. Olsun gün sonunda hiçbir şeyin önemi yok. Kalbimi kinle, nefretle, öfkeyle, kibirle doldurmadım ya. Gün sonunda ona bakıyorum. Dargın olduğum çok şey var evet. Olsun kenarda oturup şükredeceğim yine. Şükredecek çok meselem var
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil