"Üzgünüm" dedi. Üzgün olmak zorundaydı. Hayatın getirdiği hiçbir şey onu mutlu edemezdi artık. Çünkü öleceğini fark etti. Kendisinin değil, her şeyin ve herkesin. Her şeyin bu denli değersiz fakat aynı zamanda vazgeçilmez olması, bu nasıl olmuştu? Herkesin telaşına dudak büzüyordu. Her şeyin bir ciddiyetle bir şeylere üstün anlamlar yükleyip değer vermesi, gerekirse bunun uğruna bir kalp ya da bir can yıkabilirdi. Bazen yüzbinler ölüyordu. Bir sonrakiler çok daha iyi şartlarda ölebilsin diye. Her kafada ayrı ses, her kalpte ayrı sevda. Herkes bambaşka bilginin peşinde. Kimi de bakıyorsun bilgiyi değil, ilgiyi kovalıyor. Çoğu mide bulandırıyor. Pek azı, olan bitenin farkında. Kimi isyanlarda, şaka mı bu dünya? Kimi şakanın ta kendisi, hep mutlu. Hiç mi düşünmüyor bu insanlar? Bu mutluluğun kaynağı, hangi kandırılmışlığın ürünü? Hep bir amaç ve hedef edindirilerek yaşamaya zorlanan insanlar, ne elde edecekler? Birkaç gülümseme. Belki. Bir belki uğruna... Ölmemeye değer mi? Farkındalığın verdiği sorumluluk ve boşvermişlikle o pek azı dünyada dışlandı. Fakat belki de onlar dünyanın asıl sahipleriydi, kim bilir?
Gerçekten sevilebilir miydik? Gerçek var mıydı? Masum ve saf sevilmedikten sonra sevilmenin gerçekten bir önemi var mıydı? Ya biz mutlu olabilir miydik öyle sevilince? Sahi sevgi masumiyetini ne zaman kaybederdi? Yoksa bazen hiç bulunmaz mıydı? Koşulların devreye girdiği bir sevgide, sevgiden söz edebilir miydik? Ya masumiyetten? Her iyiliğimiz ve kötülüğümüz ile -RAĞMEN DEĞİL İLE- sevilmek ne kadar mümkündü? Ya biz sevebilir miydik gerçekten? Hiç çıkarsız, öyle derinden. Hiç şüphesiz. Dünya nasıl bir yerdi? Sanki her şey bizim etrafımızda döner gibiydi. Her şey düşünmemiz, hissetmemiz, itiraz etmemiz ve göz yummamız için vardı. Göz yumardık çoğu zaman, dünya büyüktü. Kaybolurduk. Tüm bu karmaşanın etrafında omuz omuza direnmek için yaratıldı sevgi. En küçük şeyler bile en büyük şeyler dünyada oluyorken bize dokundu. En büyük şeyler? Onu bilemiyorum bile. Aslında inceydi yüreğimiz. Sahi tüm kırgınlıklarımız ve kızgınlıklarımız olmasaydı biz ne olurduk? Daha mı iyi olurduk? Gerçekten ke...
Yorumlar
Yorum Gönder